Bir kitap kurdu çıkıp “güncel kitaplar” için “Benim gündemim güncel değil!” diyebilir. Yahut “dünya klasikleri” söz konusu olduğunda “dünya” yerine “ahiret”i koymayı teklif edebilir.
Okuma işinin kurdudur “kitap kurdu”.
Okusun da adam olsun, derler ya. Seçerek okuyan seçkin insandır. Gerçek kitap kurdu, vaktini değerlendiren kıymetli kişidir.
Kitap kurdu olmayan insanlar içinse kitabın kapağı, tanıtım yazısı, yazarı; kitapla ilgili reklam, haber ve yorumlar; arkadaş tavsiyeleri; okurun mesleği, yaşı, cinsiyeti, ilgi alanları, genel kültür seviyesi ve okuma amacı kitap seçiminde rol oynar.
Sekizinci sınıf öğrencilerinin okuma alışkınlıkları üzerine yapılan bir araştırmaya göre, bunların % 39’u bilgi edinmek, % 20’si boş zamanlarını değerlendirmek, % 18’i kendini yetiştirmek, % 13’ü ise eğlenmek için kitap okuyormuş.1
Kötü kitap; sinsi hırsız
Bütün kitapları okumaya ömrümüz yetmeyeceği için. Zihnimizi en doğru kaynaklarla beslemek için. Bazı kitaplar yalnızca zaman öldürdüğü, üstelik dimağımızı zehirlediği için. Her konuda bir şeyler bilmek, bir konuda her şeyi bilmek için. Okuyarak yalnızca bilgi sahibi değil, fikir sahibi de olunacağı için. Kitap okurken seçici olmak durumundayız.
Beğenilen kitap, okurun akıcı bulduğu kitaptır. Evet, kitap beynimize, kalbimize akar. “Kimse benim içime karışamaz!” diyemez. Okuduklarımız mutlaka içimize akar, içimizi yıkar. Bu yık(a)ma hususiyetinden dolayı, kitabın sadece kurgusuna ve üslûbuna değil, gayesine de bakılır. İtalyanlar “Kötü bir kitap gibi hırsız yoktur.” derler.
Satırların altını üstüne getirebilen okur
Yazarı en yakından, bazen yazarın kendini tanıdığından da fazla tanıyanlar kitap kurtlarıdır. Onlar, umumiyetle, yazma kabiliyetine de sahiptirler. Okumak zevkine erdikleri için pek
yazmıyorlardır. Yazarken gözlerini kapatsalar da okurken kalemlerini ellerinden asla bırakmıyorlar. Satırların altını üstünü çiziyor, boşlukları işaretlerle, yıldızlarla dolduruyorlar. Bazen kitabın kapağının içine bir zarf yapıştırıyor, okurken aldıkları notları orada muhafaza ediyorlar. Bunlar kendilerine yazdıkları mektuplardır. Okuma sırrına erenlerin yazarla aralarındaki sırlar.
Bazı sırlar saklanır, bazı sırlar ise hem saklanır hem korunur. Az kişinin bildiği, fakat mutlaka birilerine emanet edilen sırlar vardır. Âdemoğlu çok az okuyor, bu yüzden sırlar kitaplarda saklanıp korunuyor.
Yazmadan önce okumak lazım
Yazanların da problemi az okumak yahut yeteri kadar okumamak. Cenap Şahabeddin “Zamanımızda hakikaten ehl-i kalem olmak isteyen, her yazacağı satıra mukabil bir kitap okumalıdır.” diyor. Yusuf Has Hacib ise bin sene evvel Kutadgu Bilig’de şöyle söylüyor: “Çok konuşma! Sözü az ve birer birer söyle. Yüz binin düğümünü bu bir sözde çöz.” (Öküş sözleme, söz birer sözle az / Tümen söz tügünin bu bir sözde yaz)
Çok şükür, düğümleri çözenler var. Kuşkulardan silkinip hakikati görmemizi, keşkelerden sıyrılıp doğruyu bulmamızı sağlayanlar. Başta ayaklı kütüphaneler… Sonra gönüllerdeki tozları silkeleyen “selefin mum ışığında yazdığı, kütüphane raflarında tozlanmış” eski(mez) kitaplar. Önemli hususların üstünü çizen kadim eserler.
Yunus Emre “Dört kitabın mânâsı bellidir bir elifte / Sen elifi bilmezsin bu nice okumaktır” diyor. Mesnevi’ye “Dinle ney’den” diye başlanılıyor. “Dinle” denince “Oku” emrinin ilk muhatabı akla geliyor. “O, kendi hevâsından konuşmuyor. Onun bildirdikleri kendisine vahyedilenden başkası değil.” (Kur’ân-ı Kerîm, Necm Sûresi, 3 – 4. âyet-i kerîmeler.) O okuyor, biz dinliyoruz; ondan dinleyenler yazıyor, biz okuyoruz.
1 (Balcı, Ahmet, yayınlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara, 2009, sayfa 241)
Alıntı:İnsan ve Hayat Dergisi
Son yorumlar
- Teşekkürler
3 yıl 42 hafta önce - Çok iyi.
3 yıl 43 hafta önce - teşekkür ederiz
3 yıl 50 hafta önce - zaman
3 yıl 50 hafta önce - Genel olarak guzel
4 yıl 13 hafta önce - zamanın değeri
4 yıl 23 hafta önce - valla ben cok sıkılmıştım
4 yıl 26 hafta önce - http://www.zamanindegeri.com/comment/reply/322
4 yıl 48 hafta önce
Anlamlı Sözler
– Zamanlarını en kötü şekilde kullananlar, zamanın kısalığından en çok şikayet edenlerdir.
La Bruyere
– Hayatınızı seviyorsanız zamanınızı boşa harcamayınız, çünkü zaman hayatın kendisidir
Benjamin Franklin
– Yasaların işlemediği tek bir hırsız vardır ve bu hırsız insanoğlunun en değerli şeyini çalar: zaman…
Napolyon
– Zaman, kimse arasında ayrımcılık yapmayan bir işverendir. Yeni bir güne başlarken herkes aynı sayıda saat ve dakikalara sahiptir. Örneğin zenginler parayla daha fazla saat satın alamazlar. Aynı şekilde bilim adamları yeni dakikalar icat edemez. Ya da yarın kullanmak üzere bugünün zamanını biriktiremezsiniz. Ancak yine de zaman son derece adil ve bağışlayıcıdır. Geçmişte vaktinizi ne kadar boşa harcarsanız harcayın, hala koca bir “yarın”a sahipsinizdir.
Denis Waitely
Yeni yorum gönder